Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nebahat Yıldız

SOKAKTAKİ SEVGİ…

Bugün sizlere hayvanlar ile ilgili kanayan yaramızdan  bahsetmeyeceğim. Çünkü her türlü sevgi, merhamet, şefkat, vicdan vb. tüm güzel duygular insanın genlerinde bulunmalıdır  ve bize yaradılışta armağan edilen bir olgudur.

Yani mayasında yoksa  bir duygu sonradan ne kadar çaba göstersek de o sevgiyi aşılayamayız kişiye.

Önceden hayvanlara yapılan kötü muamele ve ya işkence beni çok üzüyordu evet. Fakat şimdi içimde yara gibi sürekli kanıyor canımı yakıyor her duyduğum haber, ızdırap çeken hayvanlar aklımdan çıkmıyor.

Dua ediyorum Rabbime “bana güç versin ve ulaşabildiğim kadar sokak hayvanlarına,  sahiplenip kötü muameleye maruz kalan o dilsiz meleklere güzel bir yaşam sunabileyim Allahım” diye…

Önceden dedim ya,  şuan var bir de:

Yani ondan önceki ve ondan sonraki farkındalık.

Yaklaşık üç yıl önce mahallemizdeki bir kedi ile eşim  arasında bir husumet başlamıştı resmen:)

 sürekli kapalı otoparkımızda kovalamaca içindelerdi. Eşim ne zaman motoru park etse o kedicik ısrarla ve azimle gelip motosiklete yatmak isterdi. Eşimin tüye karşı allerjisi vardı ve uzak dururdu hep hayvanlardan. Halk dili ile “hazzetmiyordu”:)

   Bir süre sonra eşim işi gereği bir kaç aylığına şehir dışına gitti.

Soğuk ve karlı bir gece balkona çıktım. Kar yağmasını izlemeyi çok severim. Kahve eşliğinde tabi.

Alaca karanlıkta yanı başımda bu kedi belirdi. Korkmadım değil. Ama kırk yıllık dostum gibi samimi ve yakındı. Kısık sesiyle mırıldanarak yaklaştı yanıma ve patisini uzattı. Daha da ürktüm tabi. Hani derler ya bir şeyin kılığına girmiş de gelmiş gibi. İnanılır gibi değildi. Sonra ben korkmayayım diye yavaş hareketlerle kucağıma geldi ve boynuma uzanıp yattı öyle. Şaşkındım tabi.

Gel zaman git zaman biz her akşam balkonda buluştuk. Ona mamalar aldım isim koydum( NÜNÜ) :)). Tasma aldım falan.  Fakat bir akşam bekledim bekledim gelmedi. Ertesi sabah işe giderken karşılaştık onla. Tanınmaz haldeydi. Tüyleri parça pinçik olmuş, tasması düşmüş üstelik de topallıyordu. Hemen aldım veterinere götürdüm Nünü’yü. Yaralanmıştı ve 10 gün sokağa çıkma yasağı verdi veteriner. Şaşkındım evde nasıl bakacaktım ona. Tüm korkum ve endişeme aldırmadan eşimin de yokluğundan faydalanarak Nünü’yü  eve yerleştirdim.

  Nünü ile ilk defa aynı çatı altında kalmak zorundaydım.

 Neyse akşamdan geldi yanı başıma kıvrıldı. Korkudan uyuyamadım bir süre. Sonra sızmışım. Sabah uyandığımda burnumun dibinde bir pati vardı. Sıcacık yatakta öylece kendinden geçmiş uyuyordu. Cennet bu olsa gerek dedim. 2 yıldır bizim ailemizin bir parçası ve evimizde huzur kaynağı oldu.

Eşim şehir dışından geldiğinde ne oldu diye merak ederseniz; Çok sevdi onu. Nünü de onu tabi. Benden daha çok seviyor hatta.

Diyeceğim şu ki sokakta açlığa ve sevgisizliğe terk edilmiş hayvanlar aslında bizim sevgisizliğe terk edilmişliğimizdir. Yaşamadan anlaşılamayacak bir huzur bu. Her sabah ve akşam görmezden geldiğimiz dilsiz kullar aslında bizlere Allahın bir lütfüdür. Onları görmezden gelerek kendi cezamızı kendimiz kesiyoruz yani. Her gittiğimiz yere somurtkanlığımızı taşımaya mahkumuz bu durumda. Tıpkı kocaman bir kambur gibi. KEŞKELERİMİZİ BULABİLMEK UMUDUYLA…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER