GEÇMİŞ, YAŞANAN ZAMAN VE GELECEK KURGUSU (1) - Batman Pusula Gazetesi
İmsak Vakti a 05:14
Batman KAPALI 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

GEÇMİŞ, YAŞANAN ZAMAN VE GELECEK KURGUSU (1)

geçmi̇ş, yaşanan zaman ve gelecek kurgusu (1)
0

BEĞENDİM

Haber: Cengiz Haşimoğlu

Spread the love

“Devlet” kavramı bu yüzden hassas bir konudur.

Geçmiş üzerine kurulu bir mirasın ortaya çıkardığı örgütlü toplumsal yapılanmanın, yaşanan zamana bağlı olarak bu mirasın önümüze koyduğu birliktelik ruhunun, geleceğe yönelik kurgulanan yaşam alanlarının hazırlığını zihinlerde ve sosyal yaşamda gerçekleştirme başarısı gösterenlerin mutlak varlığını görebilmek ve kabullenebilmek!

Devletsiz olmaz…

Devlet olmadan varlık kazanılmaz. Devlet ve bir arada yaşama amacı güden grup bilinci olmadan özgürlük ve hürriyetten bahsedilemez.

Ayrıntıda kalsa da belirtilmesi gereken bir nokta var: Devlet bilinci ile Milliyetçilik kavramını karıştırmamak!

Tüm halk ve kitle potansiyelini özünde barındıran ve eşit mesafede bütün insan topluluğuna vatandaşlık hakkı tanımayı benimseyen Devlet olgusunun yanında; O Devletin asli unsuru olan ve özünü oluşturan etnik yapı olarak Millet olgusu farklı anlamlar yüklenmektedir.

Çünkü dünya devletleri sadece bir Millet veya Ulus bilincine sahip tek bir etnik yapının dayanağı olan bir gerçeklikten var olmamıştır. O Devlet içerisinde yaşayan tüm ırkları, milletleri ve ulus bilinci yakalamış bireyleri özünde barındıran birliktelik ruhunun ifadesi olma gerçekliğini ifade eder.

Devlet, toplulukların ve farklı etnik yapılanmaların bileşenlerinden oluşan bir çatı olarak modern çağın sınırlarıyla belirlenmiş bir toprak parçası üzerinde simgesel motiflerle ruh kazanan bir yaşam alanıdır.

Devlet koruyucu olandır, birliktelik bilincinin örgütlü yapısıdır.

İnsanları bir arada tutma becerisi gösteren ana adres olarak insanlara mekân, ortam, yaşama hakkı, özgürce hayat sürdürme fırsatı sunan bir amaç birliğiyle ortaya yapılan yazısız sözleşmelerle çıkan mutlak güçtür.

Devletsiz olmayacağını günümüz medeniyet seviyesini sindiremeyen ülkelerin neden olduğu yıkımlardan ve müdahalelerden çok iyi anlıyoruz. Devlet demek sahip çıkmak ve insanını koruma güdüsüyle geçmişine, yaşanan zamana ve geleceğe sahip çıkmanın idealiyle iç ve dış her riske/tehlikeye göğüs gerecek birliktelik ruhunu yakalayabilme fırsatı demektir.

Son 30 yıl itibariyle Filistin’ de yaşanan katliam ve soykırım; Öncesinde Ukrayna’ da meydana gelen yıkım ve ölümler; ABD’ nin Irak işgali; Çeçen ve Rus Savaşının yaşanan yıkımları; Arap Baharı adı altında çıkan savaşlar; Körfez Savaşı ile başlayan savaş dalgasının uzandığı Balkan topraklarında Bosna yıkımlarının ardından Afganistan’ da meydana gelen savaş olayları tek bir sonuç ortaya çıkarıyor: Devlet varlığı ve insanı koruma bilinci…

Geçmiş tarih, günümüz dünya koşulları ve birliktelik inancı ile geleceği kurabilme becerisinin dayanağı durumunda olan tek desteğin Devlet varlığı olduğu unutulmamalı.

Ülke tarihleri zamansız ve koşulsuz olarak her zaman değerlidir ve değer taşıma sırrına ermenin onuruyla geçmiş tarihi duyumsayanlara model olma özelliği gösterir. Geçmiş tarihi duyumsayanlar ülkenin ortak kaderini yaşayan, ortak tarih bilincini kuşanan ve var olma nedeninin inancını hayatı için ilke edinenlerdir.

Tarihini ve geçmişin mirasını bireysel iradeleriyle sosyal kimlik haline getirenlerden oluşan ülkelerin ve bir arada bulunma, yaşama gayesi gütme, toprağına/halkına sahip çıkma amacı edinen insanların yaşadığı zamana ve geleceğe karşı tek mesajı vardır: İnanç ve iradenin dayanak kabul edildiği birliktelik ruhunun yaşaması için dert edinmek…

Ülke tarihleri, olaylar zincirinin veya ortaya çıkan durumların basit bir sıralaması değildir. Her ülke ve topluluğun dayanak kabul ettiği geçmiş mirasının bir manası ve hikmeti vardır. Bu mana şuur ve kimlik edinmeye yol açan birikimlerin bir sonucudur. Aynı şekilde hikmet boyutu itibariyle insan topluluklarını bir çatı altında tutmaya aday olan Devlet bilinci hiçbir zaman hafızalardan ve iradelerden soyutlanamaz karakterler gösterir.

Asıl olan Halk bilinciyle bir arada yaşama amacı güden toplulukların Devlet çatısı altında ve kazanılmış haklarla kendi yaşamlarını onurlu bir şekilde sürdürmeleridir.

Zaten bu birliktelik ruhu veya aynı çatı altında bulunma amacı sayesinde değişik etnik yapılanmalar ve farklı kültürel değerler aynı ortamda ve aynı genel ilklerde buluşma başarısını göstermekte.

600 Yüzyıllık bir imparatorluk gerçekliğini örnek olarak önümüze koyan Osmanlının başardığı şey koyu Milliyetçilik değil, ortak yaşam birliği ve birliktelik inancıydı. En önemlisi inanç sisteminin ve İslami Kimliğin verdiği değer ile harmanlanan diğerini kabullenme becerisidir.

Ülkemizin 27 etnik unsurdan oluşan toplumsal yapısına rağmen yaşanan kültürel ve inanç zenginliğinin yakaladığı uyum halinin nedeni, yaşanan zamanın temelini oluşturan geçmiş miras ve ortak paylaşımların zihinlere kazınan sosyal şuur halidir.

Çünkü tarihsel birikimler Ulusların/Milletlerin ve Devlet olma bilinci taşıyan kitlelerin gelecek kurgusunda ön planda tutulan ilkeler olmakta.

Günümüze kadar coğrafyamızda yaşanan sarsıntılı geçmişin karşımıza çıkardığı olaylar ve sıkıntıların özünde birlik/birliktelik kavramlarına olan uzaklık bulunur. İnsan toplulukları farklı renk, ırk, dil, din, inanç sistemi, siyasi ideal, felsefi görüş ve yaşam tarzına sahip olsa da modern çağın örgütlü yapısının hediyesi olan Devlet bilincine kapılarını kapatacak bir lükse sahip değildir.

Sadece geçmiş miras veya gelecek beklentisi insanların yaşam şartlarının oluşumunda yeterli olmuyor. Yaşanan zamanda ve bir arada olan insan topluluklarında bir arada kalmayı zorunlu kılan unsurlar/ihtiyaçlar var.

Bu ihtiyaç ve zorunlulukların göze çarpan en önemli iki unsuru Güvenlik/korunma ihtiyacı ve Yaşama Hakkını kullanabilme ihtiyacıdır.

Belli bir toprak parçası üzerinde yaşama imkânı, ortak paylaşımlar ve amaçlar etrafında toplanma, ortak idealler ve toplumsal şuur hali, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları karşılama beklentisi, iç ve dış tehditlere karşı korunma ve güvenlik bilinci olmadan yaşam koşulları kendiliğinden oluşamaz.

Tekrar altını çizmek gerekirse: Günümüz dünyasında modern toplumların bile örgütlü Devlet yapısının özünü, değişik unsurlardan oluşan kitlelerin ve renk sahibi bireyler topluluğunun oluşturduğunu görmek olağan bir durum. Çünkü Devlet yapılanması ve bir arada yaşama beklentisinin özünde farklılıklar değil, ortak paylaşımlar ve ortak yaşam beklentileri ağır basmakta.

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İki Üniversiteli-2

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.