Adana’da İdeal Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen “Ailem Cennetim Olsun” temalı seminerde konuşan Dr. Sertaç Tekdal, mutlu ve müreffeh bir toplumun gerçekleşmesinin temelinin aileden geçtiğini söyledi.
İdeal Eğitim Vakfı (İDEV), halka yönelik seminerlere devam ediyor.
Adana’da İdeal Eğitim Vakfı tarafından, Yüreğir Kültür Merkezinde “Ailem Cennetim Olsun” temalı seminer düzenlendi.
Dr. Sertaç Tekdal’ın konuşmacı olarak katıldığı programda; “Gelenek ve Modernizm Arasında İslami Evlilik” konusu ele alındı.
Yüreğir Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda, sunuculuğunu Umut Sağlam’ın yaptığı program, Veysi Sonkaya’nın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programın açılış ve selamlama konuşmasını İdeal Eğitim Vakfı Adana Temsilcisi Ahmet Bora yaptı.
Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı Dr. Sertaç Tekdal, geleneksellik ve moderinizm arasında sıkışan ve zorlaşan evliliğin kolaylaştırılması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasına, Aksa Tufanı Operasyonu ve Filistin’de yaşananlara değinerek başlayan Tekdal, “Bugün gündemin ön sırasında, iki ayı aşkın süredir Gazze katliamı, Gazze soykırımı gündemdedir. Biz bundan öte Kassam mücahitlerinin destanını ön plana çıkarmayı daha çok arzu ediyoruz. 7 Ekim’de başlayan bu destan, hamdolsun tüm zorluklara rağmen devam ediyor. Gözlerde büyütülen, devletştirilen siyonist çeteye karşı bir avuç mümin, ümmetin izzetinin mücadelesini veriyor. Onlarla ne kadar iftihar etsek azdır, onlara da selam olsun. Rabbim bir an önce siyonist israil’in sonunu görmeyi ve özgür Kudüs’te buluşmayı cümlemize nasip eylesin.” dedi.
“İslam, ne dünyaya köle olmamızı ne de dünyasız olmamızı vaaz eder”
Batı’nın dayattığı yaşam sisteminin ötesinde İslam’ın öngördüğü hayatı yaşamak gerektiğini vurgulayan Tekdal, “İslam ne dünyaperest ne dünyasız bir anlayışa sahiptir. İslam bize böyle bir anlayışı zerk eder. İslam, ne dünyaya köle olmamızı ne de dünyasız olmamızı vaaz eder. Biz dünyada yaşıyoruz ve bizim cennet yolumuz dünyadan geçiyor. Dolayısıyla dünyadan el etek çekecek durumda değiliz ama dünyaya da köle olmadan bunu gerçekleştirmek durumundayız. İşte bu dualist dediğimiz ifade ki ifrat ve tefrit denen iki uçtur. Her daim İslam bize mutedil olanı, vasat olanı emreder.” diye konuştu.
“Geleneğe körü körüne bağlanmak bizim anlayışımızda yok”
Geleneksel anlayış ve modernizm arasına sıkışmış olan evlilik konusunda, “Biz ne geçmişten gelen o geleneğe ne körü körüne bağlanacağız ne de körü körüne o geleneği taklit edeceğiz” diyen Tekdal, “Profesör Doktor İbrahim Kalın “gelenek, gelene ek yapmaktır” der. Dolayısıyla, biz geleneğe böyle bakacağız ve geleneğe köle olmak, geleneğe mutlak bir itaat değil, körü körüne bağlanmak değil, geleneğin iyi taraflarını alıyoruz ama geleneğe körü körüne bağlanmak bizim anlayışımızda yok. Modernizmin de tümden reddi değil de modernizmin de bize getirdiği yeniliklerden istifade ettiğimiz şeyler vardır. Bizler bugün o teknolojinin ve modernizmin bu çağa getirdiği faydalı bilgiler, faydalı aletler, faydalı teknolojiler var. Bunları alırız ama yine modernizme köle olmadan, esiri olmadan bunları gerçekleştireceğiz. İşte İslam bize bunu vaaz eder. Bu vasat olanı bu mutedil olanı İslam bize gösteriyor ve anlatıyor.” şeklinde konuştu.
“Mutlu ve müreffeh bir toplumun gerçekleşmesinin temeli aileden geçer”
İslam’ın mutlu ve müreffeh bir toplum vaad ettiğini kaydeden Tekdal, “Mutlu ve müreffeh bir toplumun gerçekleşmesinin temeli aileden geçer, çünkü bir toplumu oluşturan en temel birim ailedir. Aile ne kadar iyi, hayırlı ve ne kadar güzel olursa toplum da o derece güzelleşecek, müreffeh bir topluma dönüşecektir. Ne kadar sağlam ailelere sahip olursak, toplum da o kadar sağlamlaşır, o kadar güzelleşir. Biz, İslam’ı ve hakikati ailelere taşımadan topluma asla taşıyamayacağımızı da bilmek durumundayız. Biz ailelerimizi ne kadar İslamlaştırırsak, toplum da o kadar İslamlaşır ya da tam tersi ailelerimiz İslamsızlaşırsa, İslamsız ailelerden İslami bir toplum teşekkül etmeyecektir. Dolayısıyla sokağa ve topluma İslam’ı götürmek istersek, ailede bunu başlatmadan gerçekleştirilemez. Bu ailede başlar, ondan sonra sokağa, ondan sonra da topluma yansır.” ifadelerini kullandı.
Tekdal, “Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Müminin dünyadaki cenneti, içinde aile hayatı, yaşadığı evidir.” Der. Üstat Bediüzzaman da, “Her insanın küçük bir dünyası, küçük bir cenneti onun hanesidir, onun evidir, onun yuvasıdır” der. Aile bu manada ya cennetten bir haneye dönüşür, bir parçaya dönüşür ya da hadise binaen, Kabirle özdeşleştirirsek cehennemden bir alana dönüşecek. Aile, cennetten bir parça olmazsa, bir yuva olmazsa onun tabii ki aksi cehennemden bir haneye dönüşmüş demektir, çünkü ilk yuva ilk evlilik cennette gerçekleşti. Babamız Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile cennette gerçekleşen ilk yuvanın bir nüvesi de bizim yaşayabileceğimiz aileler olabilir. Bu durumda Allahın emrettiği İslam, vaaz ettiği bir evlilik aynen cennette gerçekleşmiş olan ilk yuvadan bir tat alır, ondan bir lezzet alır ama eğer İslam’ın vaaz ettiğinin dışında bir aile teşekkülü söz konusu olursa, işte o zaman cennetten bir köşe, cennetten bir yuva oluşturabilmek asla mümkün olmayacaktır.” sözlerini kaydetti.
Anne, babalara seslenen Tekdal, evlenecek çocukları için imkanların seferber edilmesi ve evlilik yolunun kolaylaştırılması gerektiğini söyleyerek, yeni ev kuranların borç yükünün altında ezdirilmemesi gerektiğini ifade etti.
Program, Eğitimci Selami Özbay’ın yaptığı dua ile son buldu. (İLKHA)