Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sabahattin Hamidi

HİCRET RUHUYLA ÖRTÜŞEN BİR MÜSLÜMANLIK… (2)

Tüm övgüler-tüm takdirler-tüm beğeniler, Alemlerin sahibi, alemlerin besleyeni ve terbiye edip yetiştiricisi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam Kâinatın efendisi, insanlığı en doğru yola ileten, rehber ve rahmet Peygamberi, efendimiz Muhammed s.a.v’e olsun.

Hicretten söz ediyorduk

Değerli Okurlar;

Hicret; Hak’kın batıla galip gelmesi ve islamı tümüyle yaşamanın azmidir.

Hicret; gerektiğinde mallardan ve canlardan feragat etmenin sembolüdür. 

Hicret; Ensar ve Muhacirinin sergiledikleri dostluk ve kardeşliğin, milli birlik ve bütünlüğün en güzel timsalidir.

Hicret; İlk müslümanların inançları uğruna gösterdikleri fedakarlığın doruk noktasıdır.      

Hicret; müslümanların geçmişi hatırlamalarına ve geleceğe hazırlanmalarına sebep olan büyük bir hadisedir.

Hicret; imanın küfre; hakkın ve adaletin zulme; ilim ve irfanın cehâlete karşı üstün gelmesinin başlangıç tarihidir. Hicret, bir reaksiyon değil, “aksiyon” dur. Hicret; bir mananın kabuğunun çatlaması, gün yüzüne çıkmasıdır. Hicret başlı başına bir olay, bir tarihtir. Asırların biriktirmiş olduğu küfrü söndürecek büyük bir gerçeğin hareket noktasıdır. Mucizeler meydana getiren cihan inkılâbı, tarihin seyrini değiştiren hareket, çaresizliğin çöküntüsünü sineye çeken insanlığın vahim dramının sonudur. Yeryüzündeki muzır mikropları yakıp kurutan ilahi bir güneş; Hak dinin yayılmasını, cihanşümul olmasını sağlayan büyük olaydır. Önce Arabistan’ı, sonra bütün dünyayı aydınlatan, Kur’ân ve İslâm ilminin öğretilmeye başlandığı tarihtir. Hicret bir ri’cat değil, ilâhi bir fetihtir. İslamiyetin cihana açılması bu olayla başlamış İslâm gerçeği, bu olayla varlığını dünyaya duyurmuştur. Peygamberin mübarek dudaklarından duyulan bu tebliğ ile, son ve hak din, bu olaydan sonra ilâhi vahiylerle müesseseleşmiştir. Evet kıymetli okurlar;

  Müslümanlar için bir dönüm noktası ve başlangıçtır Muharrem ayımız. Yani biz müslümanların diğer bir değişle yılbaşısıdır. O açıdan, Kutlanacaksa bu  günümüz kutlanmalıdır. Uyanık kalınacaksa bu günde Müslümanlar uyanık kalmalıdır. Sabahlanacaksa bu günde müslümanın sabahlaması gerekmektedir. Değer ve masraf edilecekce bu günde edilmelidir. Geçmiş yıllarının muhasebesini yapmalıdır. Geçirmiş olduğu bir yılın nasıl geçtiğini, nelerle geçirildiğinin hesabını yapmalıdır. Başımızı Ellerimizin arsına alıp derin bir muhasebe yapmalıyız. Zarardamıyız, yoksa kardamıyız ın hesabını çok iyi yapmalıyız. Yeniden bir başlangıç fırsatı bir dönüm noktası olarak değerlendirmeliyiz. Hatalar işlemiş olabiliriz, ki işlemişiz, günahlar içerisinde olabiliriz, Hata ve kusurlarımız çoktur. Bunlardan temizlenmemiz için önümüzdeki fırsatlardan bir tanesi budur. Bu mübarek ayda samimiyetle yapılan tövbeleri, pişmanlıkları, Allah’ın affedeceği bir ay. Bu ayı bağışlanmalarımıza vesile kılalım. Günahlarımızın affına vesile kılalım. Bulaştığımız haramlarla dolu bir yaşamdan kurtuluşumuza vesile kılalım.

   Çünkü değerli okurlar bunu hiç unutmayalım ki, Allah içtenlikle yapılan şirkin dışındaki bütün günahları affedecektir. Yeter ki bizler Müslüman olduğumuz bilincini unutmayalım, Allah ve onun Peygamberi efendimiz a.s’ı  kulak ardı etmeyelim, onların emir ve tavsiyelerinden bi haber olmayalım. O açıdan

Bu mübarek ayın içeriğine vakıf olarak yaşamaya ve değerlendirmeye çalışalım. İçerisinde bol bol zikirlerde bulunalım, Çoluk çocuklarımızı sevindirelim. Bol bol namazlar kılalım, bol bol hasenat ve sadakalarda bulunalım ve mümkün mertebe oruçla geçirelim,.

    Efendimiz a.s: ”Ramazan orucundan başka, en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.diye buyurmaktadır”

Hz Ali ra’den:Adamın biri gelip Peygamber s.a.v ‘e sordu. Ramazandan sonra hangi orucu tutmamı emredersin. Peygamber s.a.v: ”Ramazandan sonra oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allah geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etmiş, yine o günde, gelecek kavimlerin de günahlarını afeder”diye buyurmuştur.

O açıdan müslümanın hayatında böylesi nadir gün ve ayları fırsat olarak bilelim. Anlam ve önemine yakışır bir şekilde geçirelim ve değerlendirelim. Önder, rehber ve kılavuzumuz olan, Muhammed as’mı ve güzide arkadaşlarını düstur edinecek bir duruşu sergilemeye çalşalım.

    Mevlam cümlemizi o şuurla,hiçret şuuruyla yaşayan ve o mantığa sahip olanlardan eylesin. Asıl hiçreti ve göçü, Allah’ın hakimiyetinin olmadığı, ilkelerinin çiğnendiği sebeplerden dolayı, yapanlardan eylesin. Çümlemizi Müslümanların yılbaşısı olan muharrem ayını fırsat ayı olarak değerlendirip, geçmişiyle hesaplaşıp, Salih amelleri işleyip, çoğaltanlardan eylesin. AMİN

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER