Tanrı yoğurdu hamurumu ve uzvumu ince, ince işleyip yüzüme bir ruh üfledi.
Bir film izletti sonra, beğenip beğenmediğimi sordu.Beğendiğimi düşünmüş olmalı ki anlattıklarını unutmam için, parmağını dudağımın üstüne bastırıp susturdu beni.
Bir oyuk açıldı dokunduğu yerde,nişanesidir belki de tüm insanlığın bilmiyorum.
Kalu bela diye efsunlu bir yerdeyiz.
Etrafımda bir çok ruh var.Farklı, farklı suretler.
Hepimiz dilsiziz.Belki konuşsak söz hakkımız olacak,belki kavga bile edebiliriz bilmiyorum.
Birer, birer indiriliyoruz yer yüzüne çoğuyla yaşıtız
bazılarıyla hiç tanışmadım ,nasılsa unutacağim .
Ve Sıra bende gidiyorum.
Belki de dönüyorum.
Ruhum çok büyük ama küçük bir bedenin içine sığdırdılar.
Vücudum,ellerim,kollarım,burnum minicik .
Gözlerimi açamıyorum,açtığımda ağlıyorum. Ağladıkça çocuk oluyorum, boş gözlerle izliyorum her şeyi,kavramaya çalışıyorum.
Bir çok masal anlatıyorlar bana,uyumam için,yumuyorum gözlerimi ama asla uyumuyorum.
Anlatılan hikâyeler,masallar çok etkileyici, istisnasız inanıyorum.
Anlatırdım size fakat, hepsini unuttum.
“Unutmadığım tek bir şey var; ölenler yıldız olup bizi izliyormuş gökyüzünden”
İşte buna hâlâ inanıyorum.
İnanıyorum, inanıyorum, yanılıyorum.
İnsan tanıyorum ,sabahın sekizinde.
Günaydın, ben Aynura.
16 yaşındayım.
Bom boş yaşıyorum ama öyle mutluyum ki cühelâ aklım beş karış havada.Dünyayı bile kurtarabilirim,öyle güveniyorum kendime.
Evrendeki tüm sıkıntılar omuzlarımda,dünden hazırım taşımaya.
Ama şimdi yoruldum,bir kaldırım taşı üzerinde dinleniyorum.
Bulunduğum yer dört duvar.
Maviye boyamışlar her tarafı sarı güneş,karanlığın şövalyeleri yıldızlar çok afilli görünüyor.
Biliyor musunuz hepsi önceden tasarlanmış,Tanrıya bu yüzden hep şaşırıyorum.
Burada bir çok canlı var.Bazen hayvanlarla konuşuyorum, beni anladıklarını biliyorum ama cevap vermiyorlar bana.
Belki kırgınlardır bize, belki de onların Cehennemi burasıdır bilmiyorum.
Ruhum bedenimden besleniyor galiba, beni sıkıştırdıkları cesetten taşıyorum artık.
O büyüdükçe bedenim küçülüyor ama idare etmeliyim, onu da öğretmişlerdi unutmadım.
Çok acemice yaşıyorum “benim burada ne işim var”! Cümlesindeki yüklemi,eylemi tutup kollarından koyuyorum karşıma.
Konuştukça,onları da anlıyorum.
Aklım karışıyor .
Yok olsam bulurlar mi beni?
Kokumu tanıyan yoktur ki benim, sesimim tinisini bile.
Alıp başımı gitsem,kafamın içindeki onlarca kişiliği bırakabilir miyim meyhane kapılarında?
Uçurum kenarındaki taşlar, şahit olurlar mı ruhumla bedenimin arasına koyduğum ayrılığa? Bilmiyorum.
Düşündükçe,batıyorum.
Düşündükçe küçülüyorum,yok oluyorum.
Bu işte bir terslik olmalı, arıyorum.
Arıyorum bulamıyorum, arıyorum tükeniyorum.
Vazgeçiyorum,beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye hepinizden özür dilerim..
YORUMLAR