Gözlerime bir ömür gibi gelen yollar yüreğime bir çırpıda içilen su misali.
Ömrümden geçiyor yürüdüğüm gittiğim tüm yollar.
Bitiyor.
Bir yenisini ekliyorum takvimime.
Kopan her yaprak hayatımdan eksiliyor.
Şafak sayar gibi sayıyorum tüm desteleri.
Hayat doğrusal değil bile, bile yaşıyorum.
Kader’in dansına ayak uyduramadım ama öğreniyorum bir çocuk gibi.
Yıllar yollar ve aylar doğum günü pastama bir mum daha ekliyor. Eklediği her mum yeni bir yıl armağan ediyor bana, mumlarla eriyip giden hayatıma inat.
Büyüyorum, küçülürken.
Adımlarım kısaldıkça, yavaşlıyorum.
Kısa, kısa aldığım nefesleri daha çok tutuyorum içimde.
Hayvanlarla sohbetime temaşe bakışlarımı ortak ediyorum.
Şarkı söyleyerek konuşuyorum, bağıra bağıra lisanımı yayıyorum.
Edilen danslara destursuzca giren bedenimi en çok ben kutsuyorum.
Sevgiyi çok seviyorum. Şahit olduğum her ihanette daha çok sarılıyorum, açılan kollarına minnetimi sıkıştırıyorum.
Annemi en çok şimdi anlıyorum.
Her şeye inanırken, dünyada ki tek gerçeği teğet geçip babamı unutmuyorum.
Aşk’a müşfik gözlerle selamımı iletiyorum.
Çocukları içimde hissediyorum, küçülüyorum dokuz yaşıma gidiyorum o kızın elleri hâlâ sıcak, hiç bırakamıyorum.
Dostlarıma kendi gölgemle ihanet etsem de, yanımda duruşlarını seviyorum.
Kader’in cilvesini gülümseyen cehremle izliyorum.
Okumadığım kitaplara, ayağımın tozunu sürmediğim yerlere, tanışmadığım münevver insanlara doğru yürüyorum.
Onlarla yaşayıp, en çok ben olmak istiyorum, gelirken yeni yaşım.
Dalgalanıp duruldum mu, yoruldum mu bilmiyorum ama tahayyül ediyorum geride kalan her an’a.
Şimdi beşerî hayatıma kattığım her şeye daha sıkı sarılıyorum.
Yaşlanmıyorum yıllanıyorum.
Yaşıyorum, demlenirken hâlâ, mukaddes ruhum.
YORUMLAR