Sosyal bir varlık olan insanın, hemcinsleri ve diğer varlıklarla ilişkilerinde uyması gereken kurallar, Yaratan’a, kendisine ve çevresindekilere karşı görev ve sorumlulukları vardır. Yüce Allah bu konularda insanlara peygamberler göndermek ve onlara kitaplar vermek suretiyle yol göstermiştir.
İnsanlar, akıllarını kullanarak, peygamber ve kitapların rehberliğinden yararlanarak görev ve sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilirler. Görev ve sorumluluklarını yerine getiren insanlar, dünya ve ahirette mutlu ve huzurlu olurlar. Görev ve sorumluluklarını yerine getiren insanlardan oluşan toplum gelişmiş, kalkınmış, can ve mal güvenliğini sağlamış olur. İnsanlar görev ve sorumluluklarını ihmal ederlerse toplum bozulur, can ve mal güvenliği yok olur, temel haklar zedelenir, fertler ve kurumlar arası saygı ve itimat yok olur, arsızlık, hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş ve hastalık yaygınlaşır, sorunlar çoğalır, önlem alınmazsa toplum çözülür, ahlakî değerler ve erdemler zedelenir, neticede toplum fesada uğrar. Görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen, zulüm, günah ve ahlaksızlık bataklığına saplanan nice toplumu Allah cezalandırmıştır. (bk. En’am, 6/6; Hac, 22/45; Kasas, 28/58)
Dürüstlük Sorunu
“Dürüstlük” fert, aile ve toplumlar için hava, su ve gıda kadar önemli ve gereklidir. Bu erdemi kaybeden fert ve toplumlar fesada uğrarlar. Her işte “dürüstlük”, kâmil bir iman, güzel bir ahlak, iyi bir vicdan, iyi bir terbiye, iyi bir eğitim ve öğretimle mümkün olur. Bu sebeple olmalı ki, Kur’an ve Sünnet’te “dürüstlük-doğruluk” üzerinde çok durulmuş, müminlerin dosdoğru olmaları istenmiştir.
YORUMLAR