Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

HOŞGÖRÜ SINIRI-2

Bir bakıma etrafımızda olanların eksiklerini görerek eleştiri yapmak yerine, eksikleri tamamlamak veya yok saymak düşüncesiyle yapıcı davranacak kabullenme girişiminde bulunmak asıl çözümdür.

Hoşgörü “Ağırbaşlı ve sabırlı davranmayı ilke edinme, akıllı davranarak duygu ve düşünce dengesini koruma, kararlılık göstererek acelecilikten sakınma, öfkeyi kontrol ederek affetmeyi ön planda tutma, kin tutmadan ihtiras ve bencil duygulardan uzak durmak” anlamlarına gelir.

Yani gönül zenginliği, insanlara karşı tahammül gösterme, nefret ve kin duymama, kötü niyetlere ve kötü düşüncelere hâkimiyet kurarak sabır göstermek için toplumsal uyum ve birliktelik ruhuna yönelmek manası yüklenir.

Hoşgörü insanda değişik şekillerde görülür. İnsanın ahlak kültüründe iyi ve kötü arasında yaptığı tercihler konusunda sınır koyucudur. Aynı şekilde akıl ve zihin açısından hoşgörü kavramı kişide ağırbaşlılık, bağışlayıcılık, kararlılık, benliğine ve şuuruna hâkim olma, sinirlerini kontrol edebilme ve krizleri çözme bilinci doğurur.

Öfkeye, yıkıcı duygulara, ihtiras ve nefretlere sebep olan tüm etkenleri ortadan kaldıran bir dürtü olarak hoşgörü, sosyal iletişim ve diyalog ortamlarında kullanılması gereken temel bir erdemdir.

Akıl, zekâ, tecrübe, bilgi, donanım sahibi olan insana yetenekleri ve becerileri ile katıldığı yaşam alanlarında dengeli olma ve uyumlu davranma imkanı veren birçok kavramdan biri olarak hoşgörü ihtiyacı, ortaya koyduğu sınırlarla çatışma ve kaos savaşlarına yol açan etkenleri ortaya çıkmadan sonlandıran özellikler gösterir.

Çünkü hoşgörü göstermemek bilgisizlik, acizlik, tahammülsüzlük, kabullenmeme, asabilik ve yıkıcılık yaratır. Ama hoşgörü limanına sığınmak beraberinde sabırlı olma, af etme becerisi, benlik ve irade hâkimiyeti, öfke kontrolü, tahriklere kapılmama, insana değer verme kabiliyetlerini getirir.

O yüzden alttan almayı, saygı duymayı, karşıda olan insana söz-düşünce hakkı vermeyi, “her zaman ve her yerde haklıyım” dememeyi, gerçek ve doğru olanı kabul etmeyi, bireysel ve toplumsal fayda adına menfaatçılık ve çıkarcılık çirkinliğinden uzak durmayı hedef edinecek sorgulamalara yönelmenin zamanıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER