Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler islamiyetten önce Sasaniler dönemine kadar uzanmaktadır.Bu dönemde orduda Sasaniler ile birlikte görev yapan Osmanlı ordusu, zamanla yönetimde söz sahibi olup askeri alanda, iç ve dış siyasette etkin olmuşlardır.Ancak Osmanlı’nın İran ile asıl ilişkileri islamiyetten sonra Selçuklu Devleti’nin İran coğrafyasına egemen olmasıyla başlamıştır.Bu dönemden 20. yüzyıla kadar İran’da kurulmuş olan hemen hemen her devlet bir Türk hanedanı tarafından yönetildi.Ayrıca iki devlet arasındaki etkileşim kültürel alanda da yaşanmıştır.Bu kapsamda Farsça birçok kelime Türk diline geçti ve sanat, devlet yönetimi, sosyal ve bilim alanlarında da yoğun bir etkileşim yaşandı.Bunun yanı sıra diğer taraftan da Osmanlı Devleti ile İranlılar arasındaki çekişmeler de hiçbir zaman sona ermemiştir.İranlılar Şiiliği savunurlarken Osmanlılar da hilafeti eline alarak Sünniliğin önderi haline geldiler.Bu dönemden itibaren Osmanlı Devleti ve İran arasındaki çekişmelerden ziyade Sünni-Şii çekişmesi de yaşanmaya başladı.İran edebiyatının önemli şairlerinden Firdevsi’nin Şehname adlı eserinde de iki ülke arasındaki ilişkilerden söz edilmekte ve bu iki devletin halklarının aynı soydan geldikleri iddia edilerek aslında bu iki halkın kardeş oldukları öne sürülmektedir.Safeviler ile Osmanlılar arasında uzun bir süre devam eden mücadeleler sonucunda nihayet 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’yla Türk-İran sınırı belirlendi ve bu antlaşma, günümüzde de geçerliliğini sürdürmektedir.Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler olumlu bir şekilde devam etti.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından 3 gün önce 26 Ekim 1923 tarihinde Rıza Pehlevi kendini Şah ilan etti.Daha sonra ki süreçte ise iki ülke arasındaki olumlu gelişmelerin yanısıra çeşitli sorunlar da yaşanıyordu.Ancak bu sorunlar kısa sürede çözülerek iki ülke arasındaki olumlu seyir devam ediyordu.Şah Rıza Pehlevi, Mustafa Kemal Atatürk ile yakın ilişki kurarak 2 Temmuz 1934 yılında Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi ve 8 Temmuz 1937 yılında da Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabad Paktı kuruldu.Ancak çok geçmeden Türkiye ile İran’ın yolları birbirinden ayrıldı ve Sadabad Paktı’nın ömrü kısa oldu.1941 yılında İran, müttefik devletler tarafından işgal edildi ve Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler fiilen askıya alındı.Ayrıca 3 Kasım 1955 yılında da İran, Türkiye’nin de üye olduğu Bağdat Paktı’na katıldı.Bu süreçte 1958 yılında Irak’ta darbe gerçekleşmesi sonucunda Irak, Bağdat Paktı’ndan çekildi ve Bağdat Paktı feshedilerek yerine CENTO kuruldu.Bu kuruluşun merkezi Ankara olarak belirlendi.Irak’ta meydana gelen darbeden endişelenen İran, CENTO’nun güçlendirilmesini istedi.27 Mayıs 1960 darbesinden sonra 1962 yılında Türkiye’nin İran ve Yunanistan’la ilişkilerini daha da geliştirme girişimi neticesinde söz konusu ülkeler arasında ilişkiler daha da pekişerek 1964 yılında Pakistan’ı da içine alan Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği kuruldu.1979 yılında İran’da meydana gelen İran İslam Devrimi’nden sonra da ilişkiler olumlu bir seyirde devam etti.Türkiye’deki 12 Eylül Darbesi’nden sonra tekrar bozulur gibi olan ilişkiler İran-Irak Savaşı’nın meydana gelmesiyle sorunsuz bir şekilde devam etti.Bu süreçte Türkiye’nin izlediği tarafsızlık siyaseti neticesinde Türkiye, İran’ın en önemli ticari partnerlerinden biri haline geldi.İran-Irak Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte, Türkiye ile İran arasında birtakım sorunlar ortaya çıkmıştır.Hem ticari ilişkiler önemli bir ölçüde gerilemiş hem de siyasi ilişkiler ciddi bir krize girmiştir.Ancak iki ülke arasında çıkan bu kriz, bir süre sonra merhum Başbakan Turgut Özal’ın gönderdiği dostluk mesajıyla sona ermiştir.Daha sonra ki süreçte iki ülke arasındaki ilişkiler olumlu bir şekilde devam etti.15 Ağustos 2008 yılında ise İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad’ın Türkiye ziyaretinde, iki ülke heyetlerinin görüşmeleri neticesinde uyuşturucu kaçakçılığı, organize suçlar ve terörizmle mücadele ile diğer bazı konularda iş birliği anlaşmaları imzalandı.Yani iki ülke arasında bazı dönemler sorunlar çıkmışsa da bu sorunlar uzun sürmeden tekrar olumlu bir şekilde devam etmiştir.Ticarette ise iki ülke arasındaki ilişkiler Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden gerçekleşmektedir.Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kurucu üyelerinden olan Türkiye ve İran arasındaki ticaret hacmi 2011 yılı itibariyle 14,9 milyar dolardır.Türkiye, doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %30’luk kısmını İran’dan Tebriz-Ankara Boru Hattı ile karşılamaktadır.Ayrıca İran petrolünün Avrupa pazarlarına taşınması için Türkiye üzerinden geçecek olan Pers Boru Hattı (Nabucco Pipeline) projesi de 2010 yılında atılan imzalarla onaylanmıştır.Bu vesileyle İran’da birkaç gündür devam eden olayların sona ererek tekrar sukunetin hakim olmasını, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artarak sürdürülmesini ve iki ülke ilişkilerinin de artarak devam etmesini temenni ederim.
YAZARLAR
TÜMÜ
YORUMLAR