İnsanı, grupları, kitleleri, toplumları dışlamaya veya küçük görmeye yönelik her türlü düşünsel alt yapı tarihte yer edinemediği gibi insanlar arası ilişkilerde küçük-büyük yaş kategorilerine aldırmadan her türlü aşağılama düşünce-girişimden kaçınmanın insanlığa kazandıracağı birçok değer var. Ayrıca aşağılama çirkinliği her zaman kendini davranış veya olay olarak göstermez. Hiçe saymak, umursamamak, varlığını kabul etmemek, görmezlikten gelmek ya da yokmuş gibi davranmak en kötü aşağılama biçimidir.
Bu yüzden hastalıktır, bu yüzden insanlıktan çıkmak ve varlığı ret etmek anlamı taşımaktadır. İnsan ve varlık “Akıl” ile “İrade” nin yüklendiği bir bedende verilen “Ruh” enerjisi ile zaten yükünü almıştır. Bu yük sadece insana verilmiş, yaşamını ve etrafında olan canlıları, nesneleri, varlıkları gözeterek koruması-güvenliğini sağlaması sorumluluğu ile ödevlendirilmiştir.
Aşağılama, kötülüğü davet etme, ayrımcılığa yöneltme, küçük görme ve küçümseme gibi dışlayıcı düşünce-eylemler insana uzak durması gereken duraklar olarak gösterilmiştir. İnsanın belirli dönemlerinde ve yaşam anlarında uğradığı duraklarda ayrıldığı veya bir araya geldiği insanlarla bağlılık, aitlik, sahiplenme, dayanışma, ortak bir bilinçle hayatı sürdürme duygularına sahip olmalıdır.
Hiç kimse başkasından üstün değildir…
Farklılıklarımızı yaşayalım, ama sınıf ayrımı veya insanlar arası kategorileşme yaratan ortamlara girmeden. Maddi imkânlar, servet veya sermaye birikimi, siyasi güç, aşiret veya aile büyüklüğü, toplumsal makamlar ya da kişisel yetenekler başkaları üzerinde aşağılama psikolojisi yaratmamalı.
Hesap verme anında altından kalkılamayacak eylemlere girmek geri dönülmez bir hata olur. Hesap verme, zaman-mekân itibariyle insana olabileceği gibi ilahi kudrete karşı da olacak.
Altından kalkabileceğimiz kadar yük edinmeye çalışalım.
YORUMLAR