RAMAZAN SOHBETİ (9) - Batman Pusula Gazetesi
bonus veren siteler casinositeleri.co https://www.battle-brothers.net
güvenilir casino siteleri istanbul evden eve nakliyat deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler popüler casino siteleri sex shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat casino siteleri 2024 en iyi casino siteleri erotik shop
Öğle Vakti a 12:26
Batman PARÇALI BULUTLU 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

RAMAZAN SOHBETİ (9)

Spread the love

Orucun Âdabı ve Mekruhları

Orucun birçok âdabı vardır. Onları kısaca şöyle sıralayabiliriz:

1. İftarı acele yapmak.

Bu, güneşin battığı tespit edildikten hemen sonra olmalıdır. Bunun delili, şu hadîstir:

İnsanlar iftar etmede acele davrandıkları müddetçe daima hayırla yaşarlar.

İftarı, yaş veya kuru hurma ile yapmak en efdalidir. Eğer hurma yoksa su ile iftar edilmelidir.

Enes b. Mâlik şöyle demiştir: ‘Hz. Peygamber, akşam namazını kılmadan önce yaş hurmalarla iftar ederdi. Yaş hurma yoksa kuru hurmalarla iftar ederdi. Eğer o da yoksa birkaç yudum su içerdi.

2. Sahura kalkmak.

Sahur, seher vaktinde yenen yemektir. Sahur’un müstehab olduğu¬nun delili, şu hadîstir:

Sahur’a kalkın, çünkü sahur’da bereket vardır

Sahur’un müstehab olmasının nedeni, oruca güçlü olarak başlamak¬tır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Sahur yemeği ile oruca karşı yardım isteyin

Sahur’un vakti, gece yarısından başlar. Sahur’un birçok fazileti vardır. Sahur’da az yemek yemek ve su içmek gerekir.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Bir yudum su ile de olsa sahur yapınız.

3. Sahur’u tehir etmek.

Sahur’u tehir etmekten maksat, sahur’u fecrin tulûundan hemen önce yapmaktır. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Ümmetim iftarı acele, sahuru da tehir ederek yaptıkları sürece hayırla yaşarlar.

Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber ile Zeyd b. Sabit sahur yediler. Sonra Hz. Peygamber kalkıp namaz kıldı. Biz Enes’e dedik ki:

– Hz. Peygamber ile Zeyd b. Sabit, yemeklerini ne kadar zamanda yediler?

– Elli ayet okuyacak kadar bir zamanda

4. Küfretmek, yalan söylemek, gıybet etmek, kovuculuk yapmak gibi şeyleri terketmek, kadınlara bakmak, onların şarkılarını dinlemekten kaçınmak.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Yalan söyleyip iftira etmeyi terk etmeyen kimsenin, yemek ve içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur

Küfretmek, yalan söylemek, gıybet ve kovuculuk gibi şeyler haramdır. Bu nedenle bunları yapan kişi hem günaha girmiş, hem de orucunun ecrini yok etmiş olur. Her ne kadar bunları yapan kişinin orucu sahih kabul edilse de bunlar orucun ecrini yok ederler. Bu yüzden bunları terk etmek, orucun sünnetlerinden sayılır.

5. Orucun başlangıcında temiz olmak için, fecirden önce cünüplükten yıkanmak.

Cünüp olduğu halde fecirden sonra yıkanmak, orucun sıhhatine en¬gel değildir. Ancak efdal olan, fecirden önce yıkanmaktır. Bunun delili, şu hadîstir: ‘Hz. Peygamber, cimadan dolayı bazen sabahladıktan sonra yıkanıp orucuna devam ederdi.

Hayız ve nifastan kurtulan kadının da fecirden önce yıkanması müstehabdır.

6. Kan aldırmak ve kan akıtmak gibi şeyleri terk etmek. Çünkü bunlar oruçluyu zayıf düşürür.

7. İftar ederken dua okumak. Bu dua şu şekildedir:

Ey Allah’ım! Senin için oruç tuttum, senin rızkınla iftar ettim. Susuzlu¬ğum gitti, damarlarım ıslandı. Allah’ın izniyle ecir sabit oldu.

8. Oruçlu kimselere iftar vermek.

Kişinin onlara iftar sofrası kurmaya gücü yetmiyorsa, hurma ve su ile iftar vermelidir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Kim bir oruçluya iftar yemeği yedirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap vardır. Oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksilmez.

9. Çok sadaka vermek, Kur’an’ı çok okuyup müzakere etmek, mescidlerde itikafa girmek.

İ’tikafin efdal olan vakti, Ramazan’ın son on günüdür.

Enes şöyle rivayet etmektedir: “Hz. Peygamber’e ‘Hangi sadaka daha üstündür’ diye sorulunca, Hz. Peygamber ‘Ramazan’da verilen sadaka’ diye cevap vermiştir”.

İbn Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir: ‘Hz. Peygamber, hayır (dağıt¬makta insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu zaman da Ramazan ayfı idi. Muhakkak ki Cebrail her sene Ramazan ay’ı içinde bu ay çıkıncaya kadar (her gece) Hz. Peygamber’e mülâki olur, Hz. Peygamber de ona Kur’an’ı arz ederdi. Cebrail kendisiyle mülâki olduğu zaman Hz. Peygamber hayır (dağıtmak)ta, esen rüzgârdan daha cömert idi.

Orucun Mekruhları:

Orucun mekruhları, sözü geçen âdaba aykırı davranmaktır. Bazıları, iftarı geciktirmek, sahuru acele yapmak gibi tenzihen mekruhtur. Bazıları da gıybet, kovuculuk, yalancı şahitlik gibi tahrimen mekruhtur.

Mevlam her türlü ibadetlerimizi katında kabul buyursun.

 

AYETİ KERİMELER:

 

“Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin! Başkalarının sahip olduğu mallardan bir kısmını ele geçirmek amacıyla —hem de bunun günah olduğunu bile bile— sakın hâkimlere ve diğer yöneticilere rüşvet teklif etmeyin.”

” Ey Muhammed! Sana, hilallerin niçin sürekli değişip durduğunu, yani ayın geçirdiği evreleri ve bunun hikmetini soruyorlar. De ki: “Onlar, doğal bir takvim olarak insanların yıl, ay ve günleri belirlemesine yarayan ve hem yapacakları işlerin ve hem de oruç ve hac ibadetinin vaktini gösteren ölçülerdir.”.

Bazı Arap kabileleri, hac veya umre için ihrama girdiklerinde, güya ‘dünya işlerinden’ uzak durma adına, evlerine veya çadırlarına kapılarından girmeyi günah sayıyorlardı. Bu yüzden bir ihtiyaçları olduğunda, evlerine arka pencerelerinden atlayarak giriyor, bunu da bir iyilik, erdemlilik olarak nitelendiriyorlardı. Buna karşılık Allah, üstünlük ve erdemliliğin gerçek ölçüsünü ortaya koyarak buyuruyor ki:

Erdemlilik, öyle zannedildiği gibi evlere arkalarından girmenizle ilgili değildir. Çünkü böyle anlamsız gösteri ve formalitelere körü körüne uymakla erdemli olunamaz. Gerçek erdemlilik, Allah’a yürekten bağlanarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koymak; kötülüğe, zulme, haksızlığa karşı mücâdele ederek günahlardan sakınıp korunabilmektir. O hâlde, evlere herkes gibi kapılarından girin ve Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda yaşayarak, kötülüğün, günahın, haksızlığın her çeşidinden sakının ki, dünyada ve âhirette gerçek mutluluğa, kurtuluşa erişebilesiniz”. (Bakara, 188-189)

 

HADİSİ ŞERİFLER:

Nesâî, Hz. Âişe (Radiyallahû anha)’dan şu hadisi riva¬yet etmiştir:

Resulullah (sav) Ramazan’ı Şerifte halkı Teravih kılmaya teşvik buyurur ve:

– Ramazanda îmân ve ihtisâpla teravih kılan kimsenin geçmiş günah¬ları affolunur» derdi. 12

Taberânî ‘nin, Ümmü Hanî (Ra) ‘dan rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurulmaktadır:

«Ümmetim Ramazan ayını ibâdetle ihya ettikçe asla kepaze olmayacaklardır.» Ashâbtan :

— Ramazan ayını boşuna geçirmekte ümmetinin ne kepazeliği olur Yâ Resulallah? diyenler bulundu. Peygamber »Sav):

— Onun hürmetini çiğnemek…» diye buyurdular. 13

Ayni hadîste:

Binâenaleyh Ramazan ayından korunun. Zîrâ o ayda işlenen hayırlı ameller başka aylarda görülmedik bir şekilde katlanır. Kötülükler de öy¬ledir.» ifâdesi de vardır.Müslim.12-13

 

EFENDİMİZ SAV’DEN DUALAR:

“Ey tutunacak en sağlam kitabı ve en doğru yolun sahibi olan Allah’ım! Senden o korkunç günde güven, ölümsüz ebediyet aleminde cennet isterim. Beni sana yaklaşıp cemalini seyredenlerle, rüku,sücut yaparak namaz kılanlarla ve sözüne sadık olup verdiği sözü yerine getirenlerle beraber kıl.Çünkü sen çok merhametli ve çok sevensin,dilediğini de yaparsın.

       Allah’ım! Bizi doğru yola gidip hidayete erenlerden kıl. Yanlış yola gidip başkalarını da doğru yoldan saptıranlardan kılma.Bizi dostlarınla dost, düşmanlarınla düşman kıl.Senin rızan için,seni sevenleri sevelim.Sana asi olana da düşman olalım. Allah’ım, duam budur. Kabul etmek sana aittir. Benim yapabileceğim budur. Güven ve dayanağım Sensin.

HZ ALİ  RA:

Ey yayılacak şeyleri yayan, ey yüceltilecek şeyleri yücelten, ey gönülleri, yaratılışına, istîdadına göre kötü, yahut iyi kabiliyette halk eden, kulun ve Resulün Muhammed’e en yüce rahmetlerinle rahmet et; en fazla bereketlerinle bereketler ver. O’dur kendinden önce gelip geçen peygamberlerin sonuncusu olan; kapanmış şeyleri açan; hakkı hak üzere ilân edip yayan, ortaya koyan. O’dur batılların coşup köpürüşlerini gideren; sapıklıkların saldırışlarını kırıp geçiren. Peygamberliği yüklenmiştir de senin emrini yerine getirmiştir; tez davranmıştır da razılıkların neredeyse, ne ise onlarda acele etmiştir. İleri gitmekten geri kalmamıştır; azminde gevşek davranmamıştır. Vahyine mazhar olmuş, bildirmiş, ahdini yerine getirmiştir; emrin ne ise o yola gitmiştir. Sonunda din ateşini yalım yalım alevlendirmiş, ana yoldan itmeyenlere yol göstermiştir de gönüller, sınanmalara, suça batmalara uğradıktan sonra hidâyete ermiştir. Apaçık bayrakları dikmiştir, apaydın hükümleri bildirmiştir.

O’dur emniyete eriştirilmiş, amana kavuşturulmuş eminin, O’dur senin gizlenmiş, saklanmış bilginin hazînedârı. O’dur herkese yaptığını karşılığı verilecek günde tanığın; O’dur hak üzere gönderdiğin; O’dur halka Resulün.

Allah’ım, manevî gölgende geniş mi geniş bir yer ver ona, ihsanından olasıya hayırlar üstüne hayırlar ihsan et O’na. Allah’ım, kurduğu yapıyı yapı yapanların yapıların-dan daha yücelt; derecesini katında yükselttikçe yükselt; ışığını ışıttıkça ışıt; onu elçi olarak gönderdiğinde karşılık tanıklığını kabûl et; sözünü razılığınla makbûl et. Sözü adalete tam uygun olsun; gerçeği batıldan ayırsın, bölsün. Allah’ın, güzel yaşayış, nimetler elde ediş yurdunda, dilenen zevklere, istenen lezzetlere nâil olarak, tam inanca, yücelikler bağışlarına kavuşarak O’nunla bizi buluştur, bizi O’na kavuştur.

 

ÜSTAD BEDİUZZAMAN:

**** ***  İşte Ramazan-ı Şerif âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılât için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a’mal için, bahardaki mâh-i Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hacatına ve malayani ve hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî hacatını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile, Samediyete bir nevi âyinedarlık etmektir. Evet Ramazan-ı Şerif; bu fâni dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır.Evet birtek Ramazan,  seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur’an ile bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra bir hüccet-i katıadır. Evet nasılki bir padişah, müddet-i saltanatında belki her senede, ya cülûs-u hümayûn namıyla veyahut başka bir şaşaalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri bayram yapar. Raiyetini, o günde umumî kanunlar dairesinde değil; belki hususî ihsanatına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sadık milletini, has teveccühüne mazhar eder. Öyle de: Ezel ve Ebed Sultanı olan yirmisekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelal’i; o yirmisekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlîşanı olan Kur’an-ı Hakîm’i Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş. Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlahî ve bir meşher-i Rabbanî ve bir meclis-i ruhanî hükmüne geçmek, mukteza-yı hikmettir. Madem Ramazan o bayramdır; elbette bir derece, süflî ve hayvanî meş**********ılden insanları çekmek için oruca emredilecek. Ve o orucun ekmeli ise: Mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani: Muharremattan, malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevketmektir. Meselâ: Dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak. Ve o lisanı, tilavet-i Kur’an ve zikir ve tesbih ve salavat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek… Meselâ: Gözünü nâmahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men’edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’an dinlemeğe sarf etmek gibi sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır. Zâten mide en büyük bir fabrika olduğu için, oruç ile ona ta’til-i eşgal ettirilse, başka küçük tezgâhlar kolayca ona ittiba ettirilebilir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Minikler Gazetemizi Ziyaret Etti

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.